29 Aralık 2010 Çarşamba

Ey...!

Ey yüce dağbaşındaki kirlenmemiş, dokunulmamış, erişilmez, izsiz, ıssız, ak kar.

Ey gözümüzle bakamadığımız, bizi ısıtan, hayat veren, hiç yalnız bırakmayan, içinde volkanlar patlayan güneş.

Ey berrak olan, serinleten, susuzluğumuzu gideren, kendi yolunu belirlemiş, bizim seviyemize inen akarsu.

Ey güzelliğinle gösteriş yapan, bizi kendine bağlayıp büyüleyen, dağlara bürünmüş, durgun göl.

Ey geceleri yolumuza ışık tutan, her gün bir değişik görünen, ayda bir tam olan ve yine ayda bir bizi terk eden, gizemli ay.

Ey bütün dertlerimizi bizden üfleyip alan, bizi uçuran, görünmeden kendini hissettiren, sıcak, soğuk, şiddetli ve sakin rüzgar.

Ey sonu görünmeyen, içimizi açan, dalgalanan, bazen bizi kabul eden bazen boğan, mavisinin eşi bulunmayan deniz.

Ey içinde yeşilin sonsuz sayıda değişik tonlarını barındıran, bize nefes veren, içinde kaybolmamıza neden olan veya fırsat veren orman.

Ey damla damla bize gelip yaşam veren, bizimde nankörce kaçtığımız yağmur.

Ey bizi doyuran, koruyan, yol veren, mucizeler yaratan toprak.

Şahit olun!

B.T.

10 Kasım 2010 Çarşamba

Bir blog daha...

İkinci blog'umu açtım.

http://kurankelimeleri.blogspot.com/

Katkılarınızı bekliyorum.

Hayırlı olur İnşaallah.

B.T.

7 Kasım 2010 Pazar

Kartpostal babam

Fatih Kısaparmak'ın dilinden

Kartpostal Babam

Adım Dilan, yaşımı henüz doldurdum
Gözlerim yeşil, yanaklarım tombul
Kestane rengi saçlarım
Kırmızı da bir yakışıyormuş ki sormayın
Burada doğmuşum
Kimileri Diloş diyor kadınların
Annem ise Diloşummm...

Ben bir bebeğim, sizin bebekleriniz gibi
Tek farkım tutuklu oluşum..
Annem güzel bir kadın, tüm anneler gibi
Babamsa bir kartpostal
Arasıra zarf içinde görmeye geliyormuş beni
Bırakmıyorlarmış kapıdan, dosyalıyorlarmış
Anlıyorum ki kartpostal çocuğu olmak kötü...
Çoook kötü....

Böcekleri sevmiyorum kanımı emiyorlar benim
Zaten sütü yok annemin çekilmiş
Yüreğinden insanlık çekilmiş büyükler gibi
20 ay olmuş dama düşeli
İffetine dokunan birisini öldürmüş annem
Henüz görmediğim babamdan,
Kartpostalı bir dama koymuşlar
Annemi bir dama....

Ben hapisteyim anladım
Fakat anlamadığım,
böcekler ne suç işlemişte düşmüşler mapusa
Onlarında mı babası kartpostal yoksa.
Özlüyorum bir kelebek olmayı
Kanatlarıma annemi alıp
Gökkuşağına kanat çırpmayı
Bir daha hiç dönmemecesine orda kalmayı

Biraz sonra banyo yapacagım çamaşır leğeninde
Ve yine hastalanacağım
Mapusluk zor, ben biliyorum
İstedim ki sizde bilesiniz...

Daha beteri var
Eğer, eğer hala insanlık kalmışsa yüreğinizde
Bu ayıp bu utanç, benim vebalim hepinize yeter …

6 Kasım 2010 Cumartesi

Bayrak yarışı

Hayat bir bayrak yarışıdır. O bayrakta taşınması gereken bir değerdir. Siz bir yerde o değeri alırsınız, hayat boyunca taşırsınız ve geliştirirsiniz. Taşırken paylaşırsanız, bıraktığınız yerde belki taşımaya devam eden birileri olur. Eğer doğru bir şekilde paylaşmazsanız, sizden sonra başkaları o gelişmiş değeri sizin bıraktığınız yerden değil, gelişmemiş değeri sizin aldığınız yerden alırlar. Belki.

B.T.

Düşünebiliyormusunuz?

Birbirine acı söyleyebilen ve bundan alınmak yerine söylenene açık olan, dostların dostluğundan daha sağlam bir dostluk düşünebiliyormusunuz?

Nasıl yaşanması gerektiğini söyleyenin söylediğini yaşayandan daha emin bir kişi düşünebiliyormusunuz?

Kendimize kendimizi ilerlemekten alıkoyan engeller koymakla ne kazançların büyük kayıbına uğradığımızı düşünebiliyormusunuz?

B.T.

26 Eylül 2010 Pazar

Hayat

  • "Geluk is niet afhankelijk van dingen buiten ons, maar van de manier waarop wij die zien."
  • "Het is eenvoudiger 10 boeken met filosofie te vullen dan één principe in praktijk te brengen."
  • "In the name of God, stop a moment, cease your work, look around you."
  • "The two most powerful warriors are patience and time."
  • "Without knowing who I am and why I’m here it is impossible to live. Yet I cannot know that and therefore I cannot live."
  • "God knows, but He's waiting"
  • "It seems that only God can know the truth; it is to Him alone we must appeal, and from Him alone expect mercy."
  • "Hell is the inability to love."
Leo Nikolaevich Tolstoy

    Bir Şans

    İnsanlara şans tanıyalım, sabırlı olalım. Tıpkı bir fidana su verip beklediğimiz gibi.
    İlk bakışta yargılamayalım, aldanmayalım "dış" görünüme. Çünkü o zaten zamanla kalkacak bir perde gibidir.
    İmkan tanıyalım bizi şaşırtmaları için. Tıpkı tanımadığımız bir fidan meyvesiyle bizi şaşırtabileceği gibi.
    Sabırlı olalım, şekile takılmayalım, içeriğe bakalım. Belki "güzel" görünen hayırsız, "çirkin" görünen hayırlı olabilir.
    Şans tanıyalım, vakit tanıyalım, belki bir dost kazanırız.

    B.T.

    21 Eylül 2010 Salı

    S.Y. & Y.K.

    Sevgidir beni sana bağlayan
    Endersin hayatta eşi bulunmayan
    Herzaman yanında olacağım
    Esirgeyeceğim kötüden seni
    Resimlerinde eksik etme beni

    Yüzün çıkmaz artık aklımdan
    Erdemli olmanı dilerim Allah'tan
    Layık olursun Inşaallah O'na
    İzini bırakırsın bu hayatta
    Zorlukları beraber aşabileceğinizi hiç unutma

    Yücedir seni bana veren Rabbim
    İyiki varsın yoksa neylerdim
    Girdin hayatıma sonsuza kadar benim
    İstemez fazlası sen yetersin
    Tut elimden ki bana güc gelsin

    Küçük kalacaksın herzaman gözümde
    Ama sen yinede gayret et büyümeye
    Yakışan daima doğru olandır sana
    Rızasını kazanmanızdan başka değildir 
    Allah'tan dilediğim sana ve ablana

    B.T.

    5 Mayıs 2010 Çarşamba

    Sürece Tecavüz?

    İnsanın yaşadıkları ve kavradıkları bir sürece bağlıdır.
    Siz istediğiniz kadar birikimli olun, iletişimde çok kabiliyetli olun, meseleyi en ince ayrıntısına kadar anlatabilin; bu aktardıklarınızın paralelinde karşınızdaki kişi konuyla ilgili sürecin neresinde olduğunu gözlemle(ye)mezseniz paylaşmak istedikleriniz o kişide doğru bir karşılık bulmaz. Kişinin dünyasında (doğru) bir yere oturmaz. Çünkü kişi genelde sözü işitir fakat meseleyi ancak o anki hayat tecrübesi kadar algılayabilir. İşitilen söz hayat tecrübesinde yeterince karşılık görmezse o söz tam hakkıyla anlaşılmamış demektir.
    Anlatmak istediğinizin tam anlaşılmasını istiyorsanız onu hakkıyla aktarmalısınız. İşin doğalını zorlayarak, bütün olayı bir nefeste anlatmak, karşı tarafın sürecine tecavüz etmektir. Onun meseleyi hakkıyla kavrama hakkını elinden almanız anlamına gelir. Bilgiyi kişinin kendi sürecinde bulunduğu yere göre aktarmalısınız. Bu süreç anlatmak istediğiniz meselenin ağırlığına ve kişinin bulunduğu yere göre birkaç dakika ile birkaç sene arasında oynayabilir. Bu iş ciddi bir sabır istediği gibi karşıdaki kişiyi doğru bir şekilde gözlemleyebilme ve değerlendirebilme kabiliyetlerinide şart koşmakta. Şayet meselenizin tam anlaşılmasını istiyorsanız...
    Yok laf olsun diye birşeyler anlatmak istiyorsanız, yüzeysel anlaşılmasında sorun yok diyorsanız veya yanlış değerlendirilmesini temenni ediyorsanız yukarıdaki yazılanları boş verin...

    B.T.

    20 Nisan 2010 Salı

    Üzüntünün aşamaları...

    Derin üzüntü genelde bir kayıptan ötürü oluşur ve gelişir; mesela işinden veya evinden olmak, sevdiğinden ayrılmak veya bir yakınını kaybetmek gibi. Derin üzüntü veren bir hadiseden sonra sakinleşip huzur buluncaya kadar insan değişik aşamalardan geçiyor:
    1. İnkar 
    2. Kızgınlık 
    3. Şüphe 
    4. Depresyon 
    5. Kabullenme 
    6. Anlam verme 
    Bu aşamaları nitelendiren isim; Elisabeth Kübler-Ross (psikiyatrist).
    Aşamaların derecesi, süresi ve sırası tartışılır fakat ilginç olan; insanın bu "yas" sürecinde değişik duygusal aşamalardan geçmesi.

    14 Nisan 2010 Çarşamba

    Kardeşime... (01)

    Amsterdam, 2008
    Canım kardeşim,

    Gerçekten uzun zaman oldu...
    İnan sözlerime nereden başlıyacağımı bilemiyorum. Seninle o kadar çok paylaşmak istediğim şey var ki. Inşaallah kalemimden dökülen şu kelimeler artık bundan sonra paylaşacaklarımızın ilki olur.

    Kardeşim, biliyormusun, özledim. Kardeşlerimiz ile tekrar bir olmayı özledim. Dünyada okadar çok şey olup bitiyor ki. Çoğu olumsuz, içler acısı. Azıda olumlu, umut verici. Bunları kardeşlerimle beraber yaşamayı, onlarla beraber tadmayı özledim. Hayatta mücadele edebilmek için kardeşlerimden güç almayı özledim. Dilerim Rabbimizden bundan sonra paylaşacaklarımız bizi eskisi gibi bir araya getirir, tekrar bir oluruz, tekrar örnek oluruz.

    9 Mart 2010 Salı

    HAYATın alfabesi

    a. Okumak
    b. Anlamak
    c. Yaşamak

    B.T.

    Değer

    İnsanlarda bir insanın değeri,
    İnsanların o insana verdikleri değer kadardır.
    Allah katında bir insanın değeri,
    O insanın Allah'a verdiği değer kadardır.

    B.T.