20 Nisan 2010 Salı

Üzüntünün aşamaları...

Derin üzüntü genelde bir kayıptan ötürü oluşur ve gelişir; mesela işinden veya evinden olmak, sevdiğinden ayrılmak veya bir yakınını kaybetmek gibi. Derin üzüntü veren bir hadiseden sonra sakinleşip huzur buluncaya kadar insan değişik aşamalardan geçiyor:
  1. İnkar 
  2. Kızgınlık 
  3. Şüphe 
  4. Depresyon 
  5. Kabullenme 
  6. Anlam verme 
Bu aşamaları nitelendiren isim; Elisabeth Kübler-Ross (psikiyatrist).
Aşamaların derecesi, süresi ve sırası tartışılır fakat ilginç olan; insanın bu "yas" sürecinde değişik duygusal aşamalardan geçmesi.
  1. İnkar. İlk başta gerçekleri kabullenmemek için bir savunma mekanizmasıdır. Çünkü bu aşamada gerçekleri bir seferde kabul etmek çok zordur. İnsan bilinç altında önce inkar ederek gerçekleri yavaş yavaş algılama fırsatını oluşturuyor. Bu aşamadaki düşünceler: "Olamaz", "imkansız", "geçicidir", "şakadır".
  2. Kızgınlık, öfke. Hissedilen haksızlığa veya çekilen acıya karşı oluşur. Kişi karşı tarafı, kendini veya bir üçüncü tarafı suçlar. Suç ve suçluyu aramak insanı kaybetme ve üzüntü hissiyatlarından uzak tutar. Öfke suçlanılan taraf ile suçlayan arasına mesafe koyar, çünkü uzaklaşmaya ihtiyaç vardır. Suçlanan suçsuzlar açısından bu davranış fazla anlaşılmaz. Bu aşamadaki düşünceler: "Neden ben", "neden şimdi", "bu çok fazla", "çok ağır", "bu adaletsizlik".
  3. Pazarlığa girme, ikna, şüphe, karşı koymak. Kızgınlığın ve öfkenin yardım etmediğini fark eden kişi artık kendisiyle veya başkasıyla pazarlık ederek kayıbını savmaya çalışır. Güçsüzlük duygusunu bastırmak için ikna yoluna gider. Tekrar birilerini veya kendisini suçlar. Çünkü suçluluk güçsüzlükten daha kolay kabul edilebilir bir duygudur. Şüphe çok ağır bir duygu olduğu için buna yer vermemeye çabalar. Birşeylerin veya birilerinin peşine düşerek karşı koyar. Mantığa sarılmaya çalışılır. Bu aşamadaki düşünceler: "Şöyle yapsaydım...", "Şimdi böyle yapsam...".
  4. Depresyon, keder. Artık kederlenme, üzülme aşamasına gelinmiştir. Çünkü inkar, öfke ve duruma mantıklı bakmanın altında acı ve keder yatar. Kaybetmenin, ayrılmanın veya değişimin acısı. Bundan önceki aşamalar yardım etmemiştir ve artık acı ve kedere yol verilmiştir. Kişi artık kendisini güçsüz hisseder, içine kapanır, uzak durur, iletişimi azaltır veya tamamen keser. Kendisiyle baş edilemezse bu aşama çok uzun sürebilir. Altında kalmadan hakkını vererek aşamayı doğru bir şekilde kapatmak lazım. Mesele canın istememesi değil, mesele gayret etme meselesidir. Ne kadar ağır da olsa. Aksi takdirde dertlerin ve kederin içinde boğulursunuz ve işin içinden çıkamazsınız. Bu aşamada kafanızı başka uğraşlara vermeniz gerekir, değişik şeylerle meşgul olmanız gerekir. Dostlarınıza yakın olmanız, dertleşmeniz, paylaşmanız gerekir.
  5. Kabullenme. İlk dört aşamayı aşmışınız. Gerçeklerin hoşunuza gitmediğini biliyorsunuz fakat onlardan kaçış olmadığını da. Durumu kabul edip devam edebileceğinizi de görüyorsunuz. Hayatın diğer kısımlarındaki güzellikleri artık fark ediyorsunuz. Dostlarınızın var olduğunu. Geçmişin karanlığından çıkmış geleceğin aydınlığına ilerliyorsunuz. Artık geleceğe yönelik düşünmeye başlıyorsunuz.
  6. Anlam verme. Daha sonra geriye baktığınızda sadece olumsuz şeyler görmüyorsunuz artık. Artık işin aslını görmeye başlıyorsunuz. Artık bir daha neleri yapmıyacağınızı biliyorsunuz ve özellikle nelerin yapılması gerektiğini de. Hangi değerleri terk edip hangi değerlere sarılmanız gerektiğini öğreniyorsunuz. Birşeyleri aşmışınız, aşabildiğinizi farketmişiniz. Artık birşeyler sizi güçlendirmiş ve belki de... belki de affedebilmişinizdir de... belki de üzüntünün yerine huzur getirebilmişinizdir de... 
B.T.

Hiç yorum yok: