29 Ağustos 2011 Pazartesi

Yarın son gün (mü)

Geçti yine yirmi dokuz, otuz gün gündüz açlığıyla
Ağırlamıştık onu kuru ekmek, su ve hurmayla
Yalnız, beraber, iftarlar, sahurlar
Neler yaptık yarın kim hatırlar
Gidiyor yerini Şevval'e devreden Ramazan
Ne bıraktı geride var mı işin aslını kavrayan
Bir gece Kadir geldi geçti aramızdan
Artık affolduk mu bütün günahlarımızdan
Yarın da Bayram gelecekmiş üç günlüğüne
Eller öpülecek eller açılacakmış büyüğüne
Birine şeker koysalar diğerine para
Nelerden vaz geçeriz acaba on bir ay boyunca

B.T.

25 Ağustos 2011 Perşembe

De optimist

Met de eerste stralen van de ochtendgloren op mijn gezicht wordt ik wakker gestreeld. Weer een mooie dag dat ons te wachten staat. Weer een nieuwe dag vol verrassingen en ervaringen. Wat ben ik daar dankbaar voor en verheug ik mij op het komend etmaal. Snel spring ik uit bed en maak mij op om het huis te verlaten de wijde wereld in.

De pessimist

Mijn met tegenzin op een te vroeg tijdstip ingestelde wekker gaat af. Met moeite sleur ik mijzelf pas een half uur later uit bed. Weer een dag om tegenin te gaan. Wat staat me vandaag weer allemaal te wachten? We zullen wel zien. Nog helemaal aankleden voordat ik me naar buiten kan begeven.

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Kötü bir insansın

Herkes hakkımızda iyi düşünseydi ne güzel olurdu değil mi? Zaten biz de aslında bunu istemiyor muyuz? Bizi kötü bilen hiç kimsenin olmamasını. Ama hayat öyle değil işte. Ne kadar da iyi niyetli olsak. Ne kadar da iyi bir insan olduğumuzu düşünsek de. Daima bizi iyi görmeyen, hatta kötü bilen birileri olur. Bu bilinçle de yaşamak ağırdır. Sanki bir adaletsizliğe maruz kalıyormuşuz gibi. Kalbimizin derinlerinde birşeyler sızlar. Bazen acı hissederiz bazen kızgınlık. Ne yapsak değişmez bu içinde bulunduğumuz durum ve sonunda kabul etmekten başka çarenin olmadığını anlarız, çünkü durumun düzelmesi sadece bizim elimizde değildir. Ama sanırım hayatımızda hep böyle birilerinin olmasının bir nedeni var. Çünkü sadece seven olsaydı, bizim için herşey çok kolay ve basit olurdu. Rabbim sevenlerimizle nasıl yaşadığımıza bakıyor elbette. Ama bizi sevmeyenlerle nasıl mücadele ettiğimize de bakıyor. Sanırım imtahanımız bunda da saklı. Sevenlerle yaşamak kolay. Asıl sevmeyenleri kazanmak mesele. Tarihe bir baktığımızda bunun herzaman böyle olduğunu görürüz. Herkesin (sevilen büyük şahsiyetlerin bile) kendi zamanlarında onları sevmeyenler, onları kötü görenler, onlara kötü davrananlar olmuştur. Demek ki yalnız değilmişim...

B.T.

14 Ağustos 2011 Pazar

Zucht

Moederziel alleen zit ik al jaren op de meeste dagen van deze maand nog wat naar binnen te werken vóór de geboorte van de zon. Vredig. Maar wel alleen. In rust. Luisterend naar de stilte, die zo af en toe wordt verstoord door enigerlei geluid. Moest dit zo zijn? Voor mij? Voor nu? Ik denk het wel. 't moest zo zijn. 't geeft niet. 't is goed zo.

Wederom heeft de dag weer lessen geleerd. Sommige identiek aan de dagen hiervoor. Bijvoorbeeld het kunnen proeven van de eigenlijke smaak van voedsel. Normaliter niet zo intens, niet zo precies, omdat de smaakpapillen lui worden van het verschillende eten de gehele dag door. Terwijl we niet zoveel nodig hebben. Alleen maar om onze zucht te voeden.

Het is de maand van onthouding. Onthouding van een alles dat - bij daglicht - één van onze zuchten zou kunnen voeden. Zo probeert de dag de mens de waarde te leren van hetgeen waarover men beschikt tijdens de overige elf maanden. De dag probeert. Maar het is aan ons of de les wordt gevolgd. Het is aan ons of hieruit les wordt getrokken. Daarin verschillen wij eigenlijk niet van de leerling of de student. Alleen nu is Hij de Leraar, de Docent. En eigenlijk is Hij dat altijd al geweest. Hij zal dat ook voor altijd blijven.

Nog even luisteren naar wat ik hoor...

Regen. Tegen de bladeren van de bomen. Regen, die vredig op straat valt. Regen, die verlossend de aarde raakt.

...God's zegen.

Het is tijd. Ik ga mij voegen bij de slapenden...

B.T.

7 Ağustos 2011 Pazar

Ruh hali

Başkalarının ruh halini bildiğimizi mi düşünüyoruz? Biz ne zaman neden ağladığımızı biliriz fakat onların ne zaman neden ağladıklarını biliyor muyuz? Onlarla buluşabiliriz; o an ki hallerini görebiliriz fakat onları görmediğimiz zamanlardaki ruh hallerini biliyor muyuz? Onlar hakkındaki düşüncemiz onlarda gördüklerimiz üzerine kurulu, ama bilemeyiz. Görmediğimiz hallerini görmememiz, o hal ve duyguların olmadığı anlamına gelmez. Belki mutsuzluk belki mutluluk, belki nefret belki sevgi, belki acı belki tatlı. Hepsi olabilir fakat biz görmediğimiz için yok değil. Tıpkı biz yalnızken onların bizim halimizi görmedikleri gibi. Ancak biz ne gösterdiysek, ne paylaştıysak; onlarla bizi tanıyorlar. Yani bir insan hakkındaki düşüncemiz, hissiyatımız ne kadar işin aslı üzerine kurulu, şüpheli...

İşin aslı için pay bırakmak mantıklı olabilir.

B.T.

5 Ağustos 2011 Cuma

Kardeşime... (02)

Amsterdam, Haziran 2011
Canım kardeşim,

Bende seni çok özledim.
Nasılsın?
Neredesin?
O kadar uzaktasın ki.....
Artık gel.

Bir önceki mektubumu okumuşun ve mektubunda soruyorsun: Bu hayatın doğrularını ve yanlışlarını nasıl keşfedeceğimizi; kardeşlerimizi nasıl bulacağımızı; Allah'ın rızasını nasıl kazanacağımızı; nefsimizi nasıl terbiye edeceğimizi; bizden sonraki nesili, çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimizi.

Değerli kardeşim. Dilim döndükçe, aklım erdikçe soruların ile ilgili düşüncelerimi paylaşmaya çalışacağım. Paylaşacaklarım bugünkü samimi doğrularımdır. Fakat yarın için düzelmeye açıktırlar. Çünkü ancak ilahi doğruluk değişmez. İnsanın bugün doğru bildiği yarın değişebilir. İnsan bugün bildiği sözün yarın daha güzelini duyabilir. Ve sözün güzeline daima açık olmalıdır. Sözün güzeline uymalıdır1.

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Teslimiyet

Birçok işlem yaptıktan sonra, değişik kontrollerden geçtikten sonra, kanatlı otobüsün gövdesinde yerimi aldım. Benimle beraber iki yüz kişi daha. Otobüsün girişi kapandı ve artık her şey bizim kontrolümüz dışında. Teslim olmaktan başka çare yok. Karşı koymanın anlamı yok. "İnşallah sağ salim varırız" demekten başka söylenecek bir şey yok.

Hayal

Sensin hayalimdeki,
Dünyada eşi bulunmayan.
Güzellik sende,
Dışına yansıyan,
İçinde parlayan.
Huzur veren sensin,
Güç veren.
Hayatı paylaştığım sensin;
Güzellikleri, zorlukları.
Sevgi veren sensin,
Sevdiğim.
Her düşündüğümde yanımdasın.
Dokunamıyorum, sarılamıyorum.
Sığınıyorum ancak.
Sensin zarifliği tanımlayan.
Sensin beni tamamlayan.
Bulabilecekmiyim seni dünyada,
Yoksa ayrılık sürecek mi ölümden sonrasına?
Duygularımla, beklentilerimle haksızlık etmek istemem sana.
Azıyla da olsa beklerim,
Bir gün olursun diye yanımda.

B.T.