8 Kasım 2013 Cuma

NL'de 1 PZR günü

Hollanda'da bir pazar günü.

Evdekiler meşgul ama benim evde yapacak birşeyim olmadığından canım sıkıldı. Okumak için dışarı çıktım uygun bir yer bulurum diye. Hava fırtınalı ve arada bir yağmur yağıyor. Sokaklar durgun. Hollanda'da sonbaharda bir pazar günü işte. Araba ile hastahanenin yanından geçtim, şehir merkezine doğru ilerledim, limana varıp geri döndüm ve kendimi on onbeş dakika önce yanından geçtiğim hastahanenin içinde buldum. Burası okumak için uygun bir yer olsa gerek.

İlk olarak yıllardır uğramadığım bu binanın serbest dolaşılabilecek alanlarını dolaştım. Hem dıştan hem içten bayağı değişmiş. İçeride vakit ve gün itibari ile sakin ve sessiz bir hava var. Arada bir birine rastgeliyorum ama genelde boşluk var. Sakin ve huzurlu. Kendimi bu sessizlikte biraz tedirgin hissettim; burada bulunan çoğunluğun o veya bu şekilde bir rahatsızlığı vardı. Bazı yerler tamiratta ama onun dışında her yer tertemiz. Tabelalar beni değişik yerlere gönderdiler: Bilgi merkezi, kilise salonu, kafeterya, restoran, kuaför, hediye dükkânı, sağlık dükkânı, sessizlik alanı ve değişik oturma alanları. Hatta dikkatli bakıldığında genel alan dışında bazı yerlerde ücretsiz çay ve kahve alınabilecek makinalar. Ne güzel. Adamlar yapmış.

Bazen düşünüyorum; Yaşadığımız bu ülkeye haklı veya haksız o kadar eleştiri getiriyoruz ama şu sakin vakitte bu hizmetlerden ücretsiz faydalanmak ilgimi tekrar burada yapılan bazı iyi ve doğru şeylere çekti. Tabi bu Hollanda ile ilgili genel gidişatın kötüye gittiği hissiyatını gidermiyor, ama doğruya doğru demek lazım ve hakkı sahibine teslim etmek lazım diye düşünüyorum.

Sağlık dükkânı ve bilgi merkezi aynı alanda yer alıyor ve oturacak yerler var. Burada birtakım sağlık ile ilgili cihazlar ve destekleyici araçlar alınabiliyor. Bir kitaplığın yanında kilide vurulmuş ufak bir valiz gördüm. Üzerinde hastahane ile ilgili bilgiler içerdiği ve okul veya herhangi bir sunum için ödünç alınabildiği yazıyordu. Ne güzel düşünülmüş. Hediye dükkânının yanından geçerken kafeteryadaki çalışan kız selam verdi ben de aynı şekilde iade ettim. Birinci kattaki sessizlik alanına gittim. Sessizdi :). Birkaç sandalye, köşede benim boyumu geçen yüksek bir şamdan üzerinde yanan bir mum, yerde halı, duvarda göze sakin gelen bazı süsler ve ufak bir masanın üstünde açılmış kalın bir defter. Birkaç sayfasını dolaştım; İngilizce, Hollandaca ve Türkçe yazılar. Kimisi acısını paylaşıyor kimisi sevincini. Kimisi Allah'ı zikredip O'na şükrediyor kimisi Hz. İsa'yı zikredip ona.

Oradan çıkarken yalnız yürüyen beş altı yaşlarında bir erkek çocuğuna gözüm takıldı. Biraz izledim ve geçen saniyelerde yüzünün buruşmasıyla babasını kaybettiğini anladım. "Hadi gel, beraber babanı arayalım" deyip onunla beraber bir istikamete doğru yürüdüm. "Nerelerden geçtin" ve "nerede idiniz" diye sorarken çocuk bölümüne doğru ilerledik. Bölümün kapıları açılır açılmaz ileriden birkaç yaş daha büyük olan başka bir erkek çocuğu geldi, kolunu küçüğün omuzuna atıp, "neden buradan ayrıldın, dikkatli olmalısın" diye odanın birine doğru götürdü. "Papa..." sesi kulağıma geldikten sonra içim rahatladi ve yüzümde bir gülümseme ile oradan ayrıldım. Çocuklar işte.

Gezerken yeterince oturabilecek yerler görmüştüm. Kendime en uygun gelen yere gidip yerleştim. Okumaya başlamadan önce içimden seninle bu dakikaları paylaşmak için birşeyler yazmak geldi....

....Eve geri dönmeye hazırlanırken, ileride daha önce babasını kaybetmiş olan çocuğu abisi ve babası ile asansörlere doğru ilerlerken gördüm. Kavuşmak ne güzel.

Ben de aşağıya indim ve dişarı çıkmadan önce köşede misafirler için duran meyve sepetinden bir elma aldım. Arabaya kadar ekşi ve tatlı olan elmanın tadını çıkardım. Artığını çöpe atıp arkamı dönüp arabaya doğru ilerlerken garajın girişinde bir kabın içinde duran şemsiyeye takıldı gözüm. "Garaj ile hastahanenin girişi arasında yağmurdan korunmanız için hastahaneniz tarafından sunulur. İçeri vardığınızda başkalarının da faydalanabilmesi için oradaki kaba bırakın." yazısını okuduktan sonra: "Bu kadar da olmaz" diye gülümseyerek arabama binip oradan ayrıldım.



B.T.

Hiç yorum yok: